Değerli okurlar,
Ne desem bilemiyorum.
"Tablo" mu desem, "manzara" mı? Hangisi daha doğru olur bilmiyorum ama ortada içler acısı bir durum var.
Bitlis Nemrut Kalderası'ndaki çöp yığınları
Güzellikleriyle büyüleyen, her mevsim farklı bir renk paleti sunan bu eşsiz doğa harikasının bugün geldiği hâl, gerçekten utanç verici. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerin ardından haklı tepkiler de gecikmedi. Fakat sorulması gereken asıl soru şu: Sonbaharda ziyaretçilere kapatılan ve ilkbaharda tekrar açılan bu bölgeye bu çöpler nasıl geldi? Ne zaman bırakıldı? Kim bıraktı?
Yetkili mercilerin temizlik konusunda eksik kalması elbette eleştirilmeli. Ama daha önemli bir mesele var.
Biz vatandaşlar ne yapıyoruz?
Çöpü gelişigüzel doğaya atan kim? Pet şişesini, yemek artıklarını, plastik torbaları, izmaritleri o eşsiz kalderaya serpiştiren kim? Bu sorunun cevabı çok net.
Biziz.
Bir poşet çöpü yanına alıp geri götürmek bu kadar mı zor? Piknik yaparken, doğayla vakit geçirirken en azından doğaya saygı duymak bu kadar mı imkânsız?
Ne yazık ki, "Ben attım, nasıl olsa biri toplar." zihniyeti hâlâ yaygın. Oysa o biri bazen hiç gelmiyor. Ve doğa kendi kendine toparlayamıyor.
Bakın, elimde bir yetki yok ama olsaydı. Bu çöpleri atanları tek tek tespit eder, gereken cezayı verirdim. Çünkü doğayı kirleten sadece çevreyi değil, geleceğimizi de kirletiyor. "Bana ne" diyen her birey, aslında çocuklarının yarınlarını kirletiyor.
Bir uyarı daha: Doğayı kirletmek sadece suç değil, büyük bir ayıptır.
Unutmayalım, hiçbirimizin doğayı kirletmeye hakkı yok!
Bir çöp poşetiyle başlayalım… Hem temiz kalalım, hem doğayı temiz tutalım.