Ramazan, yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Sofraların bereketi, sadece tabaklardaki yemeklerle değil, o yemeklerin paylaşıldığı kalplerle artar. Ancak, son günlerde Bitlis’te düzenlenecek bir etkinlik dikkatimi çekti: Sait Hatipoğlu ve Recep Arslan’ın katılımıyla bir sohbet ve ilahi dinletisi organize ediliyor.
Soruyorum: Bu etkinlik ne için? Kim için?
Ramazan’ın asıl ruhu, ihtiyaç sahiplerinin sofralarını şenlendirmek değil midir? Bir iftar sofrasında oturup dertleşmek, bir çocuğun yüzünde tebessüm olmaktır. Oysa şimdi bakıyoruz, bu tür organizasyonlara ayrılan bütçeler, halkın sofrasından eksiliyor.
İhtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar elbette önemli. Ama sadece birkaç koli dağıtmak yeterli mi? O sofralara oturmak, gönüllerine dokunmak gerekmez mi? Halkın beklentisi gösterişli etkinlikler değil, Ramazan’ın ruhuna uygun adaletli bir paylaşım değil midir?
Bitlis halkı bu tür etkinlikleri ne kadar istiyor, ne kadar merak ediyor? Yoksa bu organizasyonlar, halkın önceliklerini göz ardı eden harcamalar olarak mı görülüyor?
İşte esas mesele bu. Protokol sofraları dolarken, halkın sofraları boş kalmamalı. Yetkililer Ramazan’ın gerçek anlamını hatırlamalı. O paralar, sohbet ve dinletiler yerine ihtiyaç sahiplerinin evine sıcak bir aş olarak gitmeli. Çünkü Ramazan, sadece dinlemek değil, hissetmek ve yaşatmaktır.

Serkan Olcay