Geçtiğimiz günlerde Vangölü Aktivistleri, Nemrut Krater Gölü ve çevresinde yine bir çevre temizliği etkinliği düzenledi. Oradaydım ve gördüğüm manzara maalesef iç açıcı değildi. Poşetler dolusu çöp, yeşil doğayı kirleten izler ve dikkatsizce atılmış atıklar. Bu görüntü, doğanın bilinçsizce nasıl yok sayıldığını gösteren bir tabloydu. Üstelik bu durum yeni de değildi. Defalarca temizlenen, uyarı levhalarıyla donatılan bölge, hala kirlilikle baş başa. Peki, neden bu cennet köşe hâlâ böylesine hoyratça kullanılıyor? Cevap basit. Çevreye duyarsızlık.
Ne yazık ki, piknik alanları çöplerle dolu. Doğaya sevgi duyduğunu iddia eden pek çok ziyaretçi, doğaya olan sorumluluğunu göz ardı ediyor. Ancak bu olumsuz tabloya rağmen umut verici bir gelişme de var. Artık Nemrut Kalderası ve çevresinde piknik yapmak ve ateş yakmak yasaklandı. Bu yasağa uymayanlara cezai yaptırım uygulanacak. Bu karar, çevre bilinci ile doğayı korumak adına atılmış bir adım. Ancak, yazılı kuralların uygulamaya geçtiği ölçüde doğanın korunabileceğini de unutmamak gerek. Sadece kâğıt üstündeki temenniler, doğayı korumak için yetersiz kalır.
Ayrıca, bölgenin ünlü “maskot” ayıları da bir diğer trajik konu. Ziyaretçilere defalarca, ayıları beslememeleri gerektiği hatırlatılmış olmasına rağmen, bu uyarılar sıklıkla göz ardı ediliyor. İnsanlar ayılara yiyecek veriyor, hatta fotoğraf çekme uğruna tehlikeli biçimde yakınlaşıyor. Bu bilinçsiz davranışlar, ayıları doğal ortamlarında bağımsız birer yaban hayvanı olmaktan çıkarıp, adeta birer “besleme evcil hayvan” haline getiriyor.
Geçtiğimiz günlerde bunun acı bir sonucuna da tanıklık ettik. Nemrut’ta kamp kuran bir İngiliz turist, sabaha karşı ayıların saldırısına uğradı. Şans eseri, turist hafif yaralarla bu olayı atlattı. Ancak bu olay, ayılarla gereksiz ve tehlikeli yakınlaşmaların ne denli riskli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Umarız bu olay, ziyaretçilerin ayılarla “şov yapma” alışkanlıklarını sona erdirmeye bir uyarı olur. Aksi takdirde doğayla bu bilinçsiz yakınlaşmalar çok daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Bunca uyarı, temizlik çalışması, yasak ve cezaya rağmen Nemrut gibi cennet köşeleri çöplerle kirlenmeye, hayvanlar tehlike altında kalmaya ve doğa yavaş yavaş yok olmaya devam ediyor. Burada hepimizin kendimize sorması gereken çok önemli bir soru var: Doğayı mı seviyoruz, yoksa doğa üzerinden kendimizi mi tatmin ediyoruz? Nemrut’ta karşılaştığımız bu manzara, doğanın ayaklar altına serildiğini gözler önüne seriyor.
Bu noktada Bitlis Valiliği’nin geçtiği yeni karar umut verici bir adım. Nemrut Kalderası, kış sezonu boyunca ziyarete kapatıldı. Bitlis Valiliği’nin açıklamasına göre, bölgede yaşayan ayıların saldırgan davranışlarının artması bu kararın alınmasında etkili oldu. Ayıların yaban özelliklerini koruyan birer yırtıcı hayvan oldukları belirtilen açıklamada, ayıların ziyaretçilerden aldığı yiyecekler nedeniyle doğal beslenme alışkanlıklarının bozulduğu ifade edildi. Ziyaretçi sayısının mevsimsel olarak azalmasıyla birlikte, yiyecek bulmakta zorlanan ayılar, tehlikeli biçimde insanlara yaklaşmaya başladı. Bu durum, can ve mal güvenliği açısından ciddi riskler doğurdu.
Valilik, ayıların doğal beslenme düzenlerine yeniden adapte olabilmeleri ve olası can kayıplarının önüne geçebilmek amacıyla Nemrut Kalderası’nı kış sezonu boyunca kapatma kararı aldı. Bu karar, doğayı korumak için atılmış geçici ama önemli bir adım. Ancak kalıcı çözümler için, doğaya karşı sorumluluğumuzu anlamamız ve çevreye saygıyı içselleştirmemiz gerekiyor. Aksi halde, Nemrut gibi güzellikleri temiz ve korunmuş görmek imkansız hale gelecek.
Doğaya olan borcumuzu, ona karşı duyduğumuz sorumluluğu tam anlamıyla kavrayamadığımız sürece, bu cennet köşelerin kaderi kirlenmek, yok olmak olacak.
Serkan Olcay