Son zamanlarda Bitlis ve çevresinde medyanın içine bulunduğu durumu gözlemlediğimizde, bir gerçek tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor.
Yıllardır Bitlis’te kendini “gazeteci” olarak tanıtan ve bu unvanın arkasına saklanarak medyada yer bulan bazı isimler, mesleğin etik ilkelerini hiçe sayıyor. Maalesef, bu durum sadece kişisel çıkarlar doğrultusunda medya kullanımıyla kalmıyor, aynı zamanda halkın doğru ve tarafsız bilgiye ulaşmasını engelliyor diyebiliriz.
Gazetecilik, sadece mikrofon tutmak, soru sormak ya da fotoğraf çekmekten ibaret değildir. Gazetecilik araştırmayı, sorgulamayı, doğru bilgiyi sunmayı ve kamuoyunu aydınlatmayı gerektiren, büyük sorumluluklar taşıyan bir meslektir.
Ancak ne yazık ki, Bitlis ve çevresinde kendine gazeteci diyen bazı kişiler, bu sorumlulukları yerine getirmekten çok uzak.
Yıllardır medya sektöründe bir şekilde var olmayı başaran bu kişiler, mesleğin itibarını zedelemekten başka bir şey yapmıyor.
Bu noktada, yetkililere de tabi ki görevler düşüyor. Medyada yer alan kişilerin gerçekten bu mesleği icra etmeye yetkin olup olmadıkları özelliklede taşıdıkları basın kartlarının gerçeklik payına dikkat etmeleri gerek.
Gazetecilik vasfı olmayan kişilerin, mesleği suistimal etmeleri engellenmeli. Zira medya, halkın güvenini kazandığında güçlüdür. Ehliyetsiz kişilerin gazetecilik yapması ise bu güveni sarsar, medya kurumlarını itibarsızlaştırır ve en önemlisi halkın yanlış bilgi almasına neden olur.
Gazetecilik mesleği, bir sertifikayla kazanılan ya da bir unvanla ömür boyu taşınan bir meslek değildir. Bilgiye ulaşma yeteneği, etik değerlere bağlılık ve topluma karşı sorumluluk gibi nitelikleri sürekli geliştirmek gerekir. Gazeteci araştırmacı, şeffaf ve halkın çıkarını savunan biri olmalıdır. Ancak görüyoruz ki, gazetecilikten dem vuran ve bu unvanı kendi çıkarları için kullanan kişiler, sadece mesleğin değerlerini değil, toplumun bilgiye olan güvenini de yok ediyorlar.
Bu noktada asıl yapılması gereken şey, ehliyetli gazetecilerle ehliyetsiz gazeteciler ayırt edilmeli.
Gerçek gazeteciler, halkın doğru bilgilendirilmesi için özellikle de sahada çalışan, olayları objektif bir şekilde aktaran ve mesleğin etik kurallarına uygun hareket eden kişilerdir. Diğerleri ise sadece “gazeteci” unvanının arkasına saklanarak kendilerine fayda sağlamaya çalışanlardır. Bu kişilerin varlığı, medyanın toplum üzerindeki etkisini zayıflatırken, aynı zamanda meslektaşlarına da büyük haksızlık yapmaktadır.
Gazetecilik mesleğinin saygınlığını korumak ve topluma gerçek bilgi sunmak adına, hem medya organlarının hem de yetkililerin bu konuda daha duyarlı olması şart.
Meslektaşlarımız arasında gerçek gazetecilik değerlerine sahip çıkanlarla, bu mesleği suistimal edenleri ayırt etmek, hepimizin sorumluluğudur.
Serkan Olcay