Gazetecilik, kamu ile halk arasında bir köprü kurma görevi üstlenir.
Bu mesleğin en temel unsuru, doğru bilgiye zamanında ulaşmaktır. Ancak bazen, bu köprüyü kurmak için çaldığınız kapılar karşılıksız kalabilir.
Bitlis’te görev yaptığım süre boyunca kamu kurumlarından aldığım randevu taleplerine genellikle olumlu veya en azından makul bir dönüş sağlanmıştır. Fakat 32 yıllık meslek hayatımda ilk defa bu kadar ilginç bir durumla karşılaştım.
Bitlis Vali Yardımcısı Göksel Yüksel’den 4 aya yakın bir zamandır aldığımız randevu talebine ne olumlu ne de olumsuz bir yanıt geldi. Üstelik bu durum bir defa hatırlatılmasına rağmen değişmedi.
Acaba neden?
Başta, yoğunluk ya da bir unutkanlık ihtimali üzerinde durdum. Ancak bu süreçte defalarca iletişim kurma çabalarımızın sonuçsuz kalması, durumu farklı bir yere taşıdı. Anlaşılan o ki Vali Yardımcısı Yüksel, basın mensuplarıyla görüşmek istemiyor.
Peki, bu ne anlama geliyor?
Bir kamu görevlisi, halkın haber alma hakkını temsil eden gazetecilerden kaçınabilir mi? Üstelik gazeteciler, görevlerini yerine getirmek adına kibarca ve düzenli bir şekilde iletişim kurmaya çalışırken…
Göksel Yüksel’in bu tavrı, sadece şahsımı değil, aynı zamanda Bitlis basını adına büyük bir hayal kırıklığıdır. Basına kapalı bir kamu yönetimi anlayışı, hem şeffaflık hem de hesap verebilirlik ilkelerini zedeler. Bu durum, sadece basına değil, aslında halka karşı bir tavırdır.
Sayın Yüksel, bu suskunluk niye?
Unutulmamalıdır ki basından uzak duran bir yönetim anlayışı, halktan da uzaklaşır. Umarız, Vali Yardımcısı Göksel Yüksel en kısa sürede bu durumu gözden geçirir ve basın ile iletişim kanallarını açar.
Serkan Olcay