Koca bir zamanı geride bıraktık. Acısıyla tatlısıyla…
Bugün 15. Yıldayız.
Koca 15 yılda geçmişe dönüp baktığımızda aslında kazanılan dostlukları, yaptığımız muhabbetleri ve kaybettiklerimizi görüyoruz.
Kaybettiklerimize mi üzülelim, yoksa kazandıklarımıza mı sevinelim bilmiyoruz.
Ancak gazete olarak bugüne kadar verdiğimiz güven ve hassasiyetle bugün 15. Yıldayız.
Bundan 15 yıl önce yola çıktığımız o yeni heyecanımızı hiçbir zaman kaybetmedik.
Kırmadan, dökmeden, incitmeden, güven ve sevgi üzerine kurduğumuz ve adına da ‘Doğru Haber’ dediğimiz gazetemiz bugün 15 yaşında.
Biz büyüdükçe küçülenleri gördük.
Biz sevdikçe bizden nefret edenleri gördük.
Biz hayal ettikçe çalınan hayallerimizi gördük.
Biz kucakladıkça bizden nefret edenlerle karşılaştık.
Oysa çıktığımız bu yolda biz bütün bunlarla karşılaşacağımızı biliyorduk.
Meyve veren ağacın taşlanacağı ağaç gibi bekledik. Hareket etmeden. Üşenmeden…
İncinmedik mi?
İncindik tabi. İnsan sevdiğinden, kucak açtığından darbe yedikçe üzülüyor.
Ağacın baltaya sitemi gibi sitemimizi dile getirmek istedik. Usturupluca…
‘Ağaç ben baltaya bir şey demem, sapının benden olduğuna üzülüyorum’ misali, emek verdiklerinizden aldığımız darbeler en çok bizi üzdü.
Olsun… Yine de hatayı kendimizde görmek lazımmış. Böyle yetiştirdik de bunla karşılaştık diyoruz.
15 yıl geçti. Dile kolay.
Mevlana’ya sormuşlar, ‘Bu kadar okur yazarsın, ne bilirsin?’ diye.
Cevap çok okkalıdır. ‘Haddimi Bilirim’
İşte verilecek en güzel cevaptır.
Biz haddimizi bilelim, varsın hadsizler bizlerle uğraşsın.
Biz işimizi dürüstçe yapmaya devam edeceğiz. Şikayet etmeden…
‘İşi bilen insan yapar, az bilen akıl verir, iş bilmeyen eleştirir.’ Sözü çok özlüdür.
Biz işine bakan tarafız.
Ne kimseye fikir verecek kadar aklımız, ne de şikayet edecek kadar cahiliz.
İşte 15 yılımız bu düsturla geçti.
Bir 15 yılda geçse düsturumuz bu olacaktır.
Anlamak istemek size, çalışmak bize kalmıştır.
Gazetemizin 15. Yılını kutluyor, doğru, hızlı ve dürüst haberler diliyorum.
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.